23 Mayıs 2013 Perşembe

Kur'ân-i Kerim'de adı geçen Peygamberler (Nebi ve Resul Ayetleri)

Kur'ân-i Kerim'de övgüyle bahsedilen bir çok ismin genel olarak peygamber olduğu kabul edilir. Oysa ki peygamber kavramı farsçadır ve "haber getiren" manasındadır. Kur'ân'nın orijinal halinde ise peygamber diye meallendirilenlerin aslında ya "nebi" ya da "resul" olarak kullanıldığını görmekteyiz (nebi ya da resul diye anılmadığı halde peygamber diye meallendirilenler de var).

Kur'ân'da geçen nebi kavramı; arapçada "haberci/haber getiren" anlamındadır, tıpkı aynı anlama gelen farsçadaki peygamber sözcüğü gibi.

Geleneksel anlayışta nebi ile resul kavramlarının eş anlamlı olduğu söylenmektedir ama bu tam anlamıyla doğru değildir; lakin resul kavramının kelime manası da tam olarak "elçi" demektir.

Bu çalışma, peygamber olarak bildiğimiz isimlerin nebi mi, resul mu, her ikiside mi yoksa hiçbirinden mi zikredildiği üzerine yapılmıştır. İmanın şartlarından biri olan "Peygamberlere İman" düsturuyla da önemli olduğunu düşünüyoruz.


Önce sırasıyla "nebi" diye bildirilmiş olanlara mealler ışığında bakalım:
[Mealler konusunda genellikle Ali Bulaç'ın Kuran Meali'nden yararlandık, lakin kendisi Elmalılı Hamdi Yazır gibi Kur'an'daki kavramlara mümkün olduğunca sadık kaldığı görülmekte. Elmalılı'nın sadeleştirilmiş meallerinin bu düsturdan uzak oluşu, güncel türkçemiz için bizi Ali Bulaç'a yöneltmiştir, Allah her birinden razı olsun. Aşağıdaki ayet meallerinde peygamber kavramının nebi mi yoksa resul mu diye geçtiği belirtmek için orijinal nüshadaki halinin latince transkriptini "< >" işaretleri arasında belirttik.]  

1 - Hz. İdris :
(elmizdeki verilerle nebileri kronolojik sıraya koyabilirsek, kendisi ilk nebidir diyebiliriz, ya da daha doğru bir ifdeyle ilk nebi diye zikredilendir)
19/Meryem-56: "Kitap'ta İdris'i de zikret. Çünkü o, doğru olan bir peygamberdi <nebiyyen>." 
2 - Hz. Nuh :
(kronoloji mantığıyla adı geçen ikinci nebi, ve yine aynı mantıkla ilk resul) 
33/Ahzab-7: "Hani biz peygamberlerden <nebiyyen> kesin sözlerini almıştık; senden, Nuh'tan, İbrahim'den, Musa'dan ve Meryem oğlu İsa'dan. Biz onlardan sapasağlam bir söz almıştık."
4/Nisa-163: "Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere <nebiyyîne> vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur verdik."
3 - Hz. İbrahim :
19/Meryem-41: "Kitap'ta İbrahim'i de zikret. Gerçekten o, doğruyu söyleyen bir peygamberdi <nebiyyen>." 
bkz: 33/Ahzab-7
bkz: 4/Nisa-163
Hz. İbrahim hakkındaki önemli bir ayeti hatırlayalım:  
2/Bakara-124: Hani Rabbi, İbrahim'i birtakım kelimelerle denemişti. O da (istenenleri) tam olarak yerine getirmişti. (O zaman Allah İbrahim'e): "Seni şüphesiz insanlara imam kılacağım" dedi. (İbrahim) "Ya soyumdan olanlar?" deyince (Allah:) "Zalimler benim ahdime erişemez" dedi.
4 - Hz. İsmail :
19/Meryem-54: "Kitap'ta İsmail'i de zikret. Çünkü o, va'dinde doğruydu ve gönderilmiş (resul) bir peygamberdi <nebiyyen>." 
bkz: 4/Nisa-163
5 - Hz. İshak :
19/Meryem-49: "Böylelikle, onlardan ve Allah'tan başka taptıklarından kopup ayrılınca ona İshak'ı ve (oğlu) Yakup'u armağan ettik ve her birini peygamber <nebiyyen> kıldık."
bkz: 4/Nisa-163
6 - Hz. Yakub :
37/Saffat-112: "Biz ona, salihlerden bir peygamber <nebiyyen> olarak İshak'ı da müjdeledik."
bkz: 19/Meryem-41
bkz: 4/Nisa-163
7 - Hz. Eyyub, 8 - Hz. Yunus, 9 - Hz. Süleyman :
 bkz: 4/Nisa-163
10 - Hz. Musa :
19/Meryem-51: "Kitapta Mûsâ'yı da an; şüphe yok ki o, ihlâsa mazhar olmuş şeriat sâhibi bir peygamberdi <nebiyyen>."
bkz: 33/Ahzab-7
11 - Hz. Harun :
19/Meryem-53: "Ona rahmetimizden kardeşi Harun'u da bir peygamber <nebiyyen> olarak armağan ettik."
bkz: 4/Nisa-163
12 - Hz. Davud :
17/İsra-55: "Rabbin, göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilir. Andolsun, biz peygamberlerin <nebiyyine> bir kısmını bir kısmına üstün kıldık ve Davud'a da Zebur verdik."
bkz: 4/Nisa-163
13 - Hz. Yahya :
3/Al-i imran-39: "O mihrapta namaz kılarken, melekler ona seslendi: 'Allah, sana Yahya'yı müjdeler. O, Allah'tan olan bir kelimeyi (İsa'yı) doğrulayan, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir' <nebiyyen>."
14 - Hz. İsa :
19/Meryem-30: "(İsa) dedi ki: 'Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. (Allah) bana kitabı verdi ve beni peygamber <nebiyyen> kıldı." 
bkz: 4/Nisa-163
bkz: 33/Ahzab-7
15 - Hz. Muhammed (son nebi, son resul!):
33/Ahzab-40: "Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir; ancak o, Allah'ın resûlü ve peygamberlerin <nebiyyîne> sonuncusudur. Allah, her şeyi bilendir."
bkz: 4/Nisa-163
bkz: 33/Ahzab-7
Böylece Kuran'da, ilgili ayet içerisinde adıyla birlikte nebi diye anılanların sayısının 15 olduğu görülür.

Fakat;
6/En'Am-89'da ifade edilen,  
"Bunlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik <nubuvvete> verdiklerimizdir. Eğer bunları tanımayıp küfre sapıyorlarsa, andolsun, biz buna (karşı) inkâra sapmayan bir topluluğu vekil kılmışızdır." 
ayetinin bahsettiği nebi'ler (bu ayetten), önceki ayetlerde bildirilen şu isimleri de nebi'lere eklememiz gerektiğini gösterir:
(6:84) İshak, Yakub, Nuh, Davud, Süleyman, Eyyub, Yusuf, Musa ve Harun;
(6:85) Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas;
(6:86) İsmail, Elyasa, Yunus ve Lut.
Böylece nebi olarak 16 - Hz. Yusuf, 17 - Hz. Zekeriyya, 18 - Hz. İlyas, 19 - Hz. Elyasa ve 20 - de Hz. Lut'u eklememiz gerekmektedir.
                                                                                                                                                                            

Kuran'da sadece resul olarak zikredilenler isimler ise şunlardır:

1 - Hz. Hud :
26/Şuara-124/125: "Hani onlara kardeşleri Hud: Sakınmaz mısınız? demişti./Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim <resûlun>."
2 - Hz. Salih :
26/Şuara-142/143: "Hani onlara kardeşleri Salih: Sakınmaz mısınız? demişti./"Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim <resûlun>."
3 - Hz. Şuayb :
26/Şuara-177/178: "Hani Şuayb, onlara demişti ki: Hâlâ mı çekinmezsiniz?/Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim <resûlun>."
Böylece Kur'ân'da sadece resul olarak zikredilen 3 isim ile karşılaşmaktayız ve nebilerle birlikte ele aldığımızda ismiyle beraber anılan 23 peygamberden (resul ve nebi olarak) söz edebiliyoruz.

Ayrıca şuna da dikkat etmek gerekir ki 36/Yasin suresi'nin 13 ile 30. ayetlerinin arasında isimleri zikredilmeyen 2 (ya da fazla) resul'den kıssalar verilir.

Tabi şunu da belirtmek lazım ki Kur'ân'da adları zikredildiği halde ne nebi ne de resul olarak anılmayan isimler de vardır, bunlar; Adem, Zülkifl, Üzeyir, Lukman ve Zülkarneyn'dir. Ayrıca belli bir ilim sahibi olduğu bildirilen ama ismi anılmayan kişi(ler)den kıssa da verilir, bunun için 27/Neml suresi'in 40. ayeti ve 18/Kehf suresi'in 68.-82.'i ayetlerine bakılabilir (bkz: Hızır).

Birçok Mealci Kur'ân'da zikredilmiş çoğu isimleri peygamber olarak türkçeye aktarır ama mealde peygamber diye geçen kelimenin orijinal nüshasına baktığımız zaman yukardaki gibi bir tablo ortaya çıkmaktadır. Bir de şunu da özellikle belirtmek lazım ki, nebi ile resul kavramlarının farklı olduğu ve nebiliğin bittiği ve resulluğun devam edebileceği yönünde görüşler ve iddialar vardır. yukardaki sıralamalarda zaten nebilerin resul olarak da anıldığı (Hz. İdris hariç) ama sadece resul olarak anılsalar bile Allah tarafından "beyyine" ile beraber gönderildikleri, resul'luğun tanımının yapıldığı farklı ayetlerde Allah tarafından bildirilmiştir. Bu husus, başka bir çalışmanın konusu olacaktır, Bkz: Kur'ân-i Kerim'de Beyyine Kavramı ve Resul İlişkisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yönetici tarafından uygun bulunmayan yorumlar silinecektir.