14 Mayıs 2013 Salı

Kur-ân-ı Kerim'de Kar Kelimesinin Geçmemesi

http://i0.wp.com/guardianlv.com/wp-content/uploads/2013/01/global-warming-2.jpg?resize=650%2C433Kuran ayetlerinden bihaber ve daha çok aretniyetli kişilerin yönelttiği bir soru... Bu tür soruların arkaplanında "Kuran çöle indi, o yüzden çöl iklimi dışındaki doğa olaylarından haber vermemektedir" yaklaşımı bulunmaktadır. Aslında bu tür diyaloglara girmemek gerekir ama bilmemiz gerekir ki Kur'ân eksiksiz, detaylı ve çelişkisizdir, cevaben şunu diyebiliriz: "Sanki yağmur damlaları ile kar tanelerinin bileşeni farklıymış gibi bir intiba uyandıran yaklaşım!..."


Belli ki, bu tür soruyu dillendiren kişi; yağmur tanesi ile kar tanesinin aynı bileşenlerden oluştuğunu bilmemektedir, çünkü bunu bilmeyecek kişide böyle bir soru yönlendirme potansiyelinin olması beklenmez, elbet bunu zamanın bir noktasında dillendirmiş bir beyin vardır ve farklı zamanlarda bu tür soruları ısıtıp sunan beyincikler de her daim olacaktır. Öyle ya, bu soruya cevap bulsanız, bu sefer aynı tür kişiler Kuran'da buz kelimesini de arayacaklardır...


Böylece, doğadaki basit bir fiziki özelliği idrak edemeyenler 21/Enbiya suresi 44 ve 13/Rad suresi 41 nolu ayetleri anlayamayacaklardır demektir, lakin çağımızın en temel sorunu olan Küresel ısınma ve kutupların erimesi'nden bu ayetlerde söz edilmektedir, hani nerde; Allah sadece çölde vuku bulan iklimsel olaylardan bahsediyordu diye iddia edeneler? Kur'ân-ı Kerim'i iyice okuyup anlamak lazım, buyurun; son yüzyıldaki küresel olaylarla ilgili Kur'ân'da işaret edilen temel meseleler:
21/Enbiya suresi 44: Doğrusu Biz onları ve atalarını yaşattık, hatta o ömür onlara uzun geldi. Fakat şimdi görmüyorlar mı ki, yeryüzünü etrafından eksiltip duruyoruz? O halde üstün gelen onlar mıdır?
13/Rad-41: Görmüyorlar mı ki, biz yeri etrafından eksiltip duruyoruz? Ve Allah öyle hükmünü icra eder ki, hükmünü değiştirecek yoktur. O çok hızlı hesap görür.
Bu ayetlerde eksiltip duruyoruz ifadesiyle, karaların en uç tarafından yani deniz ile birleştiği noktadan eksilmesi konu edilmektedir diyebiliriz (bu iki ayet türkçe meallerin genelinde bu şekilde ifade edilmektedir ama Mustafa İslamoğlu mealinde değerler anlamında bir eksiltmeye değinilmektedir.). Suların yükselmesi ve karaların eksilmesi hadisesi onyıllardır bilinen bir durumdur; lakin denizlerin yükselmesi, karaların sular altında kalmasına sebep olmakta, dolayısıyla da kara alanları eksilmektedir. Bunun en büyük sebebi ise buzulların erimesidir, insanlar günümüzde buna önlem almaya çalışsa da bunun önüne geçememektedir.

Yine buzul ve dolayısıyla kar ile ilişkili bir ayet daha var, önce 23/Müminun-18. ayetin mealine bakalım:
Biz gökten belli bir miktarda su indirdik ve onu yeryüzünde yerleştirdik; şüphesiz biz onu (kurutup) giderme gücüne de sahibiz.
Mealde "yerleştirdik" diye geçen kelime orijinal nüshada "eskennâhu" olarak geçer, bu kelime türkçemizde de "iskân" diye geçmiş ve yurtlandırma anlamındadır. Elbette bu ifadeyle suyun belli miktarda toprak üstünde ve altında kaynak olarak depolandığını düşünebileceğimiz gibi, suyun donarak dağlarda ve kutuplarda yurt bulması anlamını da çıkarabiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yönetici tarafından uygun bulunmayan yorumlar silinecektir.