31 Mayıs 2013 Cuma

Kur'ân-i Kerim'de Beyyine Kavramı ve Resul İlişkisi

Konu hakkındaki iddiayı anlayabilmek için, öncelikle "Kur'ân-i Kerim'de adı geçen Peygamberler (Nebi ve Resul Ayetleri)" başlıklı yazının okunması gereklidir.


Beyyine kavramı TDK'da şöyle tanımlanır;
1. Bir olayın doğruluğunu ortaya koyabilen yöntem.
2. Duruşma sırasında bir düşünceyi gerçekleştirmek için başvurulan belge, kanıt, tutanak, delil.

Kuran-ı Kerim'de ise bir sure adı olduğu gibi (98/Beyyine Suresi), başka surelerdeki bir çok ayetlerde de geçen bir kavramdır, çoğunlukla da Resul'ler hakkındaki açıklamalarda geçer.

Kuran-ı Kerim'de Resul (elçi) olarak nitelenen kişilerin Beyyine'lerle (açık delil) beraber geldikleri bir çok ayette bildirilmektedir. Bu da gösteriyor ki, "resul" olduğu iddiasındaki kişi geldiği toplumda "beyyine" ile beraber geldiği görülmektedir. Bu beyyine (açık delil) herhangi bir mucize, ayet, inek, deve veya bunlar gibi toplumun açıkça görüp algılayabileceği şeyler olabilecektir. Resul kavramının geçtiği bir çok ayette beyyine kavramının da birlikte geçmesi bu delilleri bize göstermektedir.

28 Mayıs 2013 Salı

Ahzab Suresi 6. ayeti nasıl anlamalıyız? (Peygember eşlerinin tekrar evlenememesi hadisesi)




Ahzab Suresi 6. ayet, Ali Bulaç'tan mealen:
Peygamber, mü'minler için kendi nefislerinden daha evladır ve onun zevceleri de onların anneleridir. Rahim sahipleri (akrabalar) de, Allah'ın Kitabında birbirlerine öteki mü'minlerden ve muhacirlerden daha yakındır. Ancak dostlarınıza maruf üzere yapacaklarınız başka; bunlar Kitapta yazılmış bulunmaktadır.
Bu ayet, Kur'an-i Kerim'in evrensel niteliğine karşı kullanılmaktadır, o yüzden şüpheciler ya da art niyetli güruhlar tarafından keyfi olarak eklendiği iddia edilir ya da tarihin bir noktasında yerel bir ayet olarak mana taşır diye değerlendirilmeye çalışılmaktadır. 

Şahsen bunun tam tersini düşünmekteyim ve Kur'an'ın evrenselliğini sağlayan ayetlerden biri olduğunu düşünüyorum.

25 Mayıs 2013 Cumartesi

Kur'an-ı Kerim'e Göre Hanif Kavramı

Kur'an-ı Kerim'de 12 farklı ayette geçen bir kavramdır ve Kur'an'a göre "tek ilah" manasına gelmektedir. Ehli Sünnet anlayışına göre ise "İslam'dan önceki tek tanrılı din anlayışı" (Monoteizm) olarak tanımlanır. Çoğu gelenekçi İslam anlayışına göre ise bu kavram Hz. İbrahim'in dini diye anlatılır, oysa ki tüm peygamberlerin dini İslam'dır. Haniflik, müslüman olmadan önceki aşamadır diye düşünebiliriz, yani öncelikle tüm putların yıkılmasını gerektiren aşamadır. Dolayısıyla haniflik toplumsal değil, bireysel bir unsurdur, öyle ya kimin ne putu vardır bilinmez (ya da neyi kendisine ilah edinmiş olduğunun bilinmemesi gibi). Müslümanlar ise ancak putlardan arınmış bir dünyada kendilerine yer bulabilir ve her müslümanın öncelikli gayesi Allah'ın rızasını kazanacak birer mümin olmaktır.

Müslümanlık öyle hazıra konulmuş, mirasla elde edilmiş bir ayrıcalık değildir, olmamalıdır, olamaz da. Her müslüman, yetiştirdiği evlatlarını önce hanif olmaya, sonra müslüman olmaya ve nihayetinde de mümin olması için çaba sarfetmesi gerektiği yönünde eğitmesi çok daha olumlu bir davranış olacaktır, belki ancak böylece bihaber değil, oldukça haberdar bir nesil oluşacaktır.

23 Mayıs 2013 Perşembe

Kur'ân-i Kerim'de adı geçen Peygamberler (Nebi ve Resul Ayetleri)

Kur'ân-i Kerim'de övgüyle bahsedilen bir çok ismin genel olarak peygamber olduğu kabul edilir. Oysa ki peygamber kavramı farsçadır ve "haber getiren" manasındadır. Kur'ân'nın orijinal halinde ise peygamber diye meallendirilenlerin aslında ya "nebi" ya da "resul" olarak kullanıldığını görmekteyiz (nebi ya da resul diye anılmadığı halde peygamber diye meallendirilenler de var).

Kur'ân'da geçen nebi kavramı; arapçada "haberci/haber getiren" anlamındadır, tıpkı aynı anlama gelen farsçadaki peygamber sözcüğü gibi.

Geleneksel anlayışta nebi ile resul kavramlarının eş anlamlı olduğu söylenmektedir ama bu tam anlamıyla doğru değildir; lakin resul kavramının kelime manası da tam olarak "elçi" demektir.

Bu çalışma, peygamber olarak bildiğimiz isimlerin nebi mi, resul mu, her ikiside mi yoksa hiçbirinden mi zikredildiği üzerine yapılmıştır. İmanın şartlarından biri olan "Peygamberlere İman" düsturuyla da önemli olduğunu düşünüyoruz.

20 Mayıs 2013 Pazartesi

"Raina/Beni Güt" Demeyin "Unzurna/Beni Gözet" Deyin

Bakara Suresi'nin 104. ayetinde zikredilen iki farklı terimdir, ayetin meali incelendiğinde bu kavramların birbirine zıt olduğu görülmektedir. Bu iki terimin bir çok tefsir ve meallerle bize farklı aktarıldığı da görülmektedir, dolayısıyla bir kanıya varmak için etraflıca bir araştırma yapmak gerekir.


Önce pek tercih edilen meallerde nasıl geçtiğine bir bakalım:

19 Mayıs 2013 Pazar

Kur'an-ı Anlamadan Okuyanlar, Camilerdeki Arapça Levhalarda Neler Yazdığından Haberiniz Var Mı?




Levlake hadisi olarak bilinen "Sen olmasaydın, ey Habîbim, felekleri (kâinatı) yaratmazdım" kudsî hadisi!" yani bu uydurma/iftira söz İstanbul'un Beyoğlu ilçesindeki bir caminin kıble kısmında bulunmakta ve insanlar ona doğru Namaz kılmaktalar! burası Kasımpaşa Camiikebir Camisi, sadece bu uyduma hadisle kalmamaktadır, bu uydurmanın yanında Caminin duvarlarında (aşağıdaki Resimlerde de göreceğiniz gibi) Ebubekir, Ömer, Osman, Ali isimleri duvarlarda asılı duruyor, en önde kıble tarafında sağda Allah yazısı, aynı hizada solda Muhammed yazısı var bunlar ne anlama geliyor? Allah'a denk tutmak nasıl bir mantıktır ben anlayamıyorum biri bunu izah edebilir mi?
https://fbcdn-sphotos-d-a.akamaihd.net/hphotos-ak-frc3/971694_315230018609280_1646237250_n.jpg

Şüphe yok ki, mescitler yalnızca Allah'a aittir. Öyleyse, Allah ile beraber başka hiçbir şeye kulluk etmeyin/dua etmeyin, yalvarmayın! (Cin/18) 
De ki: “Rabbim tevhidi emretti. Her secde ettiğinizde yüzlerinizi O'na çeviriniz ve dini yalnız Allah'a has kılarak, O'na yalvarınız. İlkin sizi yarattığı gibi yine O'na döneceksiniz.” (Araf/ 29)
Allah'la beraber başka bir ilah edinme ki kendini kınanmış ve bir başına bırakılmış olarak (sahipsiz) bulmayasın! (İsra/22)
Bunlar, Rabbinin sana vahiy yoluyla bildirdiği bazı hikmetlerdendir. Allah ile birlikte başka bir ilâh edinme! Sonra kınanmış ve Allah'ın rahmetinden kovulmuş olarak cehenneme atılırsın. (İsra/39)
Allah'ı bırakıp da kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek şeylere yalvarandan daha sapık kim olabilir? Oysa onlar, bunların yalvardıklarından habersizdirler. (Ahkaf/5)

Levlake Levlak Lema Halaktü'l Eflak (Sen Olmasaydın Alemleri Yaratmazdım)

Çoğu kişinin bildiği ve Kudsî Hadis olarak nitelenen bir söz, ne acıdır ki, azımsanmayacak bir çoğunluk da Kur'ân-i Kerim 'de ayet diye geçtiğini sanmaktadır. Bu denli mühim bir iddia, beraberinde tartışmalar da getirmektedir pek tabi. Kur'an'ın medreseden çıkıp, layık olduğu halk genelinde okunup anlaşılmaya çalışılmasıyla sert tartışmaların oluşmasına sebep olduğu da aşikardır. Bu sözün yandaşları, zamanla mevzu hadis olduğunu kabul etmiş olsa da, manası doğru diye bir yaklaşım göstermeye başlamıştır. Bu iyiniyetle yapılsa da, Kur'an-ı Kerim muhteviyatı ile ilişkilendirmek hiç doğru değildir.

18 Mayıs 2013 Cumartesi

ŞEFAAT İNANCI DÜNYADAKİ KAYIRMACILIĞIN, RÜŞVETİN, YOLSUZLUĞUN, AHLAKSIZLIĞIN AHİRETE UYARLANMASINDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR!

Şefaat inancı Allah’ın ulûhiyetine, hükümranlığına ve otoritesine müdahaledir.
Aslında şefaat anlayışının temelinde Kur’ân’ın belirlediği peygamber tasavvurunun dışına çıkmak vardır.

İnsanlar alışık oldukları üzere Dünya işlerinde  işlerini gördürmek için gereken aracılara ulaşarak, müdürleri, hakimleri, doktorları etki altına alarak İşlerini öne aldırmaktalar veya işlerini en kaliteli bir şekilde gördürmekteler. elbette bunun bir de bedeli vardır, bu bedel hiç şuphesiz Rüşvettir!

14 Mayıs 2013 Salı

Sırat-ı Müstakim Ne Demektir?

Kısaca; Allah'ın Kur'ân-ı Kerim'de beyan ettiği dosdoğru yol demektir.

1/Fatiha Sûresi'nin 6. ayetinde özellikle belirtilmektedir; "Bizi doğru yola ilet." Bu ayet her gün milyarlarca Müslüman tarafından defalarca okunmaktadır.

36/Yasin Sûresi 61. ayetinde de "Bana kulluk edin, doğru yol budur." denmekte,

43/Zuhruf Sûresi 43. ayetinde ise "Şu halde, sana vahyedilene sımsıkı tutun; çünkü sen dosdoğru bir yol üzerindesin." denmektedir.

http://muslimvillage.com/wp-content/uploads/2012/02/Straight-Path-600x450.jpg

Kur-ân-ı Kerim'de Kar Kelimesinin Geçmemesi

http://i0.wp.com/guardianlv.com/wp-content/uploads/2013/01/global-warming-2.jpg?resize=650%2C433Kuran ayetlerinden bihaber ve daha çok aretniyetli kişilerin yönelttiği bir soru... Bu tür soruların arkaplanında "Kuran çöle indi, o yüzden çöl iklimi dışındaki doğa olaylarından haber vermemektedir" yaklaşımı bulunmaktadır. Aslında bu tür diyaloglara girmemek gerekir ama bilmemiz gerekir ki Kur'ân eksiksiz, detaylı ve çelişkisizdir, cevaben şunu diyebiliriz: "Sanki yağmur damlaları ile kar tanelerinin bileşeni farklıymış gibi bir intiba uyandıran yaklaşım!..."

Faiz Bir Dünya Gerçeği Midir?

Çok düşündüğüm bir konu değildir aslında faiz ya da paranın üretimden değil, bir değer olması hasebiyle kazandırdığı para... Ama geçenlerde, islami duyarlılığı yüksek olan ve islami duyarlılığı olan kesimlerden oy bekleyen ve alan bir siyasi liderimizin "faiz bir dünya gerçeğidir" demesi üzerine, konuya kafam takıldı.
http://almogaz.com/sites/default/files/styles/article-image/public/2012-634912676034647307-464_main.jpg?itok=-LBX1JyJ
Faiz benim üzerinde çok düşündüğüm bir konu değil, zira Kur'an'da çok açık ayetlerle yasaklanmış ve inanan bir insan için ne fena bir şey olduğu ayrıntılı bir şekilde açıklanmış. Mesela Diyanet'in mealine atfen:

Kelime-i Tevhid: La İlahe İllallah

Kurân-ı Kerim'e göre tevhid akidesinin ana ilkesidir, Ehli Sünnet'e göre "La İlahe İllallah, Muhammeden Resulullah" olarak kullanılmalıdır.
 
Tevhid inancının yegane kuralı olan sözdür. Mana olarak "Allah'tan başka ilah [tanrı] yoktur" anlamına gelir. Bu sözü söylemek ve bunu söylemeye diretmek en büyük cihattır diyebiliriz, bunun böyle olmasının sebebi, diğer bütün ilahlara (özde ve sözde) ve putlara karşı çıkmak demek olduğundandır.

Avrupa Birliği Bayrağı

Azur mavisi zemin üzerine çelenk gibi (dairesel formda) dizilmiş 12 adet sarı renk pentagram yıldızdan oluşur.
12 rakamının nümerolojideki karşılığı bütünlük ve mükemmelliğin göstergesidir, zaten bilenler bilir; cermen ve latin kökenli sayma sayıları 12'dir ve 12'ye kadar her sayının özel adı vardır, aynı zamanda buna düzine de denir, bu sayı sisteminin ve ihtiva ettiği manaların kökü eski Mezopotamya'ya kadar uzanır.

Allah'ın en önemli sünneti: Besmele (Bismillah)

 ب

“Bismi'llâhi'r-rahmâni'r-rahîym”

İslam dininin en mühim sözlerinden biri de kısaca Besmele dediğimiz "Bismillahirrahmanirrahîm" sözüdür, hayırlara vesile olmasını dilediğimiz her amele başlamadan önce bu sözü söyleriz.


Bu söz, Kuran-ı Kerim'in özeti niteliğindeki 1/Fatiha Suresi'nin de ilk ayetidir, bununla beraber 27/Neml Suresi'nin 30. ayetinde de geçmektedir ve böylece Kuran'da sayılı olarak iki ayette geçtiğini gömekteyiz.